18 Nisan 2007 Çarşamba

TURHAL


Yeşilırmak havzasında, Karadeniz bölgesinin orta bölümünün yerleşime en müsait yerinde kurulan Turhal ,İç Anadolu'yu Karadeniz'e , Doğu Anadolu'yu batıya bağlayan yolların kesiştiği yerde kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusuyla küçük bir yerleşim yeri iken 1944 yılında ilçe olan Turhal ; bugün yüzbini aşan nüfusu, konumu ekonomik yapısı ile ülkemizin en hareketli yerleşim yerlerinden birisi haline gelmiş, adı geleceğin vilayetleri arasında geçer olmuştur.

Antik çağlarda Pontus Galatikus, ustus polemoniakus, Komona Pontik gibi adlarla anılmış olan Turhal'ın tarihinin binlerce yıl ötelere gittiği anlaşılmaktadır. M.Ö. 3000 yıllarında Mezapotamya'da yaşayan Sümer alfabesi ile yazılmış iki kitabenin Turhal Kalesinde bulunduğundan söz edilmesi, Turhal'ın tarihinin 5000 yıl önceye gittiğini göstermektedir. Kesin olmamakla beraber Turhal, Kasiura, Gayura, Turnalit isimleri taşımıştır.


Turhal Binlerce yıldan beri ilgi odağında olmasının neticesinde sayısız savaşların sonucunda farklı yönetimlerde kalmıştır. M.Ö. 745 yıllarında Asurlular M.Ö. 7000 yılarında Kimmerler, M.Ö. 612 yıllarında Medler, M.Ö. 546 yıllarında ise İran asıllı Persler bu çevreyi (yöreyi) yönetimleri altına almışlardır.İskender'in ortadoğu seferi ardından büyük bir baskı dönemi yaşayan Anadolu eyaletleri, komutanlar arasında bölüşülmüş; Pers soylularından Ariaretes, Gaziura'yı (Turhal) başkent yapmıştır.Bizans sınırları içerisinde olduğu yıllarda küçük bir yerleşim birimi olan Turhal, Beylikler döneminde Eratna Beyliği sınırları içinde idi. 1399'da ilk kez Osmanlıların eline geçti. Ankara savaşından sonra Timur'un çekilmesi ile birlikte 1413'te kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. 19. yy 'ın II. yarısında yöreyi etkileyen en önemli olay göçmenlerin gelişi idi. 1854-1878 Kırım savaşı, 1855-1859 Şeyh Şamil ayaklanması ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Anadolu'ya gelen Balkan ve Kafkas göçmenlerinin bir bölümü Turhal yöresine yerleştirilmişlerdir.Mütareke ve milli mücadele yıllarında Turhal, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün önderliğinde tüm varlığını ortaya koymuş, Kurtuluş Savaşında yüzlerce şehit vermiştir.
Zengin ve engin bir tarihe sahip olan bu güzel ilçe, Cumhuriyet döneminde de önemli ünlere olaylara şait olmuştur. yurt ekonomisinde de önemli bir yere ve paya sahiptir. Temeli 1933'te dönemin Sanayi Bakanı Celal Bayar tarafından atılan ve açılışı 1934 yılında İsmet İnönü tarafından yapılan ve dünyanın en kaliteli şekerini üreten Turhal(Muammer Tuksavul) Şeker Fabrikası, Turhal Makina Fabrikası yöreye hayat vermiştir. Son yıllarda konfeksiyon (tekstil) alanında gerçekleşen yatırımlar, Antimuan madeni, Kevser süt ve yem fabrikaları ülke ve ilçe ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Günümüzdeki Turhal’ın yerinde bir zamanlar güzel bir kent bulunmaktadır. Günün birinde kenti düşmanlar kuşatır. Zorlu bir çarpışma olur; bir çok yiğit ölür. Savaşın şiddetlendiği bir gün namlı yiğitlerden biri, düşman ordusunun içine dalar, gün batışına değin kılıç sallar. Güneşin battığı an, bir kılıç darbesiyle başı gövdesinden ayrılır. Kesikbaş yuvarlana yuvarlana kentin dışındaki köprüye gelir. O sırada nereden geldiği belirsiz bir ses “DUR KAL” diye seslenir. Kurulan kente DURKAL adı verilir. Bu ad zamanla “Turhal” a dönüşür.
Turhal’ın günümüze kadar yazılmış bir tarihi bulunmadığından hangi tarihte kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda adı KAŞEN-KUŞAR, KASİURA, GAYGURA VE TURNALİT olarak geçmektedir.
Turhal kalesinde bulunduğu söylenen iki kitabenin Sümer yazısı ile yazılı olması, Turhal’ın inşasının Sümerlere kadar indiğini göstermektedir. Sümerlerin M.Ö. 3000‘li yıllarda yaşadıkları düşünülürse Turhal’ın kuruluş tarihinin günümüzden yaklaşık 5000 yıl öncesine dayandığı anlaşılmaktadır.
M.Ö. 2000-1900’lü yıllarda Hitit (Eti)ler Amasya, Tokat, Sivas ve çevresini de ele geçirmişlerdir. Kaynaklara göre (Eti Kralı Mürşil‘in kitabesi) Kral Sebbiliyame (babası) kışı KOMANA (Gümenek) da geçirdi. Bu yüzden ZİLE, KASİURA/TURHAL, KOMANA (Gümenek) gibi sınır boyları yerleşim birimleri ETİLER’le KASGALAR arasında el değiştirmiştir. M.Ö. 1200‘lü yıllarda Batı Anadolu‘dan Friglerin Yeşilırmak boylarına kadar ilerlemeleri ile kültürlerinin de Turhal ve Zile’ye kadar yayıldığı görülür.
Ayrıca M.Ö. 745’li yıllarda Asurların, M.Ö. 700‘lerde Kimmerlerin, M.Ö. 612’li yıllarda Medlerin, M.Ö. 546’lı yıllarda Perslerin Tokat, Amasya, Sivas ve Turhal’ı hakimiyetleri altına aldıklarını görüyoruz. Pers İmparatorluğunun çökmeye başlaması ve M.Ö. 3. yy’dan sonra Büyük İskender’in Anadolu’yu işgal etmesi ile Makedonyalı komutan SABİKTAS bölgede denetimi sağlayamayınca, Pers asıllı ARİARETES Yeşilırmak merkezi GAZİURA “Turhal” da bağımsızlık ilan ettirmiştir.
M.Ö.100’lerde Tokat çevresi ve Amasya Roma İmparatorluğu Yönetimine girmiştir. M.S.395 ‘te Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca bu bölge Doğu Roma’da kalmış, Tokat ile beraber Amasya’ya bağlanmıştır. Bu dönemde İranlı Sasanilerin, Müslüman Arapların akınlarına maruz kalmıştır.
Alparslan’ın Malazgirt zaferiyle birlikte Anadolu kapılarını Türklere açması neticesinde bu çevreyi (Amasya, Turhal, Tokat) Danişment Gazi 1074’te Bizanslılardan almıştır. 1178 ll. KILIÇ Arslan tarafından Danişmentler sona erdirilince Anadolu Selçuklularınca 1335’de Tokat ve çevresi Eretna Oğullarına, 1391’de Kadıburhanettin'e, 1392’de Osmanlı yönetimine katılmıştır. 1875’de yazdığı Seyahatnamesinden Turhal’ı şöyle anlatır. “Turhal 3000 nüfuslu, Tokat Merkez Sancağına bağlı büyük bir nahiyedir. Turhal Yerleşim olarak Kazova’nın girişinde, vilayetin 35 mil batısındadır. Nahiye’nin etrafı güzel meyve bahçeleri ile çevrilidir. Antik döneme ait harabeler ve en önemlisi bir kale vardır.”
19.Yüzyılın ikinci yarısında bölgeyi etkileyen olay göçmenlerin gelişidir. Kırım savaşı, 1855-1859 Şeyh Şamil ayaklanması ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra Anadolu’ya gelen Balkan ve Kafkas göçmenlerinin bir bölümü Turhal yöresine yerleşmiştir. Mütareke ve milli mücadele yıllarında Turhal Mustafa Kemal’in önderliğinde tüm varlığını ortaya koymuş, kurtuluş savaşında yüzlerce şehit vermiştir.
Milli mücadelenin en önemli adımı olan Samsun’dan Amasya’ya; oradan da Sivas’a geçen Mustafa Kemal’in güzergahında Turhal vardır. İşte bu geçişler Turhal’ın kaderinde dönüm noktasıdır.
Turhal 1892 Yılında belediye olmuş ve 1.9.1944 tarihine kadar Tokat’a bağlı bucak olarak yer almıştır. Bu tarihten itibaren ilçe merkezi haline gelmiştir. 1923’lerde 300 haneli bir bucak iken 19 Ekim 1934’de Şeker Fabrikası açılmasıyla ekonomik ve sosyal açıdan hızla gelişmeye başlamıştır. Son Nüfus sayımına göre merkez ilçe nüfusu 100.000‘e yaklaşmış ve bir çok il’den nüfusça daha büyük bir ilçe olmuştur.
TURHAL KALESİ
İlçe Merkezinde ki tepede yer alan kaleden, günümüze pek az şey kalmıştır. İki burç harabesi ve kapatılmış yer altı geçitleri dışındaki yapı malzemeleri, kale eteğinde kurulan kent için sökülerek taşınmıştır. -Şeyh Mustafa Camii ve Tekkesi (Kesikbaş) -Mehmet Dede Türbesi : İlhanlı eseridir, 1312 yılında yapılmıştır.
Mubariz Bin Mehmet yatmaktadır. - Ahni Yusuf Türbesi : 1324 yılında, İlhanlı döneminde yaptırılmıştır. Semercilerin Piri Yatmaktadır. Dazya köyü (Dazimontis) : Kazova' da bulunan, önemli bir tarihi alandır. Burada, 1370 yılında Ertana beyliği döneminde Abdullah bey tarafından yaptırılmış bir cami bulunmaktaydı. Çok eski çağlara ait bir yerleşme merkezidir. Çevreye yayılmış pek çok tümülüslerden en önemlisi DÖKMETEPE' dir.1938 yılı müze kayıtlarına göre burada at heykeli, çevreye yayılmış seramik eşya, sütun, başlık ve parçaları, horasan temeller ortaya çıkmıştır. ENDÜZ tümülüsünde 1948 yılında Tokat müzesi tarafından yapılan kazılarda Helenistik çağa ait eserler bulunmuştur. Asarkaya köyünde yapay mağaralar ve mezarlar, Asarcık, DEREKÖY VE Beyobasında Latince ve Yunanca yazılı kitabeleri, Emirseyit ve Mercimek dağı civarında kaya mezarları vardır. Komana' dan kaçan Hıristiyan halkın, ilk yerleşme alanlarından biri Dazya köyüdür. Efsaneler İlçede başlıca efsaneye konu olan olayların başında, Kaz Gölünde Ölen Gelinin Efsanesi ve Kesikbaş Efsanesi gelir.Geleneksel El SanatlarıAhşap Oymacılığı
İlçemiz yöresinde, insanların ekonomik güçlerini ve yaptıkları meslekleri belirtir, ihtişam ve özellikte, kapılarda “Ahşap Oyma-Süslemeleri” ve “Kapı Tokmakları” kullanılmaktadır.. Tokat evlerinde dış mekân süslemeleri kadar iç mekân süslemeleri de konut sahibinin sosyal statüsünü göz önüne sermektedir. Bunların dışında “kalem iş” tekniğiyle dolap kapıları üzerine boyama ve oyma tekniğiyle süslemeler dikkat çekmektedir. Ve değer biçilemeyen tavan göbekleri misafir odası süslemelerinde, Ahşap oymacılığı raflarda, lambalıklarda, dış aydınlatma apliklerinde, sehpa masalarda, evrak sandıkları ve çeyiz sandıklarında kullanılmaktadır. Kalıp Oymacılığı
Tokat bölgesi 15. ve 16. yüzyıllarda Anadolu’nun yazmacılık merkezi olmuştur. Yazma desenlemeleri, önceleri kalem işiyle yapılırdı. Kalıp tekniğinin gelişmesi ile önce kalıpla kalemin bir arada kullanıldığı “Kalıp-Kalem Yazmaları” sonradan da tümüyle “Kalıp Yazmalar” yaygınlaştı. Tokat yöresinde 1300’lü yıllarda başlanan kalıp oymacılığı günümüzde; - Tokat beşlisi - Dramalı - Tokat üzümlüsü - Karanfilli - Elmalı - Kaşık sapı - Çengel köy - Şal deseni - Geyikli - Osmanlı Turası - Dokuz dallı gibi kalıp desenleri kalmıştır. Baskı kalıpları sulak yerlerde yetişen oldukça yumuşak olduğundan kolay oyulan ıhlamur ağacından yapılmaktadır. Bunların kimi kalem işi, kimi dolgu desenler ve elvan kalıbıdır. Yazma desenlemenin baş örtüsü dışında kullanılması kalıplarında farklı formatlarda çalışmasını beraberinde getirmiştir. Yazma Baskıcılığı
Tokat, 15. ve 16. yüzyıllarda Anadolu’nun merkezi olduğu yazmacılıkta günümüzde de az da olsa üretime devam etmektedir. Yazmaların boyamasında Alizar’ın, sabitleştirmede ve sarı soya elde etmede tetri, şap, paslı çivi, sığırkuyruğu, kitre (geven) kullanıldığı, amonyak odası yerine hayvan barınaklarının kullanıldığı dönemlerde yavaş yavaş daha kolay çalışma olan “Serigrafi Baskıya” kayan Tokat esnafı bu sanatı yörede yoğun oranda yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlardan kendi gayretleriyle öğrenmişlerdir. Tokat’ın ekonomisinde yan dal olan kalıp, ip kumaş ve boyama sanayisini de geliştiren yazmacılık günümüzde ülkemiz modacılarının tarafından Amerika ve Avrupa ülkelerinde de podyumlara taşınarak ilgileri üzerine toplamıştır.İlçe'de Oynanan Halk Oyunları Turhal Halk Oyunları halay türünde oyunlardır. Oyunlar Ağırlama, Yanlama ve Yelleme olmak üzere üç bölümden oluşur. Ağırlama bölümü oyunun en yavaş kısmıdır. Yanlama bölümü ağırlama bölümündeki hareketlerin biraz hızlandırılmışıdır. Yelleme bölümü çok hareketlidir. Hareket bakımından Ağırlama ve Yanlama bölümlerinden farklıdır. Tokat Halk Oyunları genellikle köylerde erkekler tarafından oynanır. Günümüzde karma olarak veya yalnızca kadınlar tarafından da oynanır. Oyunlar genellikle davul zurna eşliğinde oynanır. Sazla veya kavalla oynanan türleri, sözlü karşılıklı atışmalı olarak da oynanır.Festival ve ŞenliklerKocakavak Festivali:
Festivaller, ülke içinde etkinlikleri teşvik eden, dünü bugüne, bugünü yarına taşıyacak kültürlerdir. İlçemizde, Turhal Kültürünü sergileyen Tarihi Kocakavak Festivali 29 Ağustos - 4 Eylül tarihleri arası, her yıl etkinliklerle kutlanmaktadır. Nüfusu yüz bini aşan Turhal İlçemizin örf, tarihi değer ve ekonomisi, bir hafta süren festival çerçevesinde tanıtılmaktadır. Festival kapsamında; çeşitli yarışmalar, güreş, müzikli konserler, gösteriler ve giyim ve eşya fuarları sergilenmektedir.Belde ve köylerde yapılan festivaller:
İlçemiz Yenisu, Ulutepe ve Çaylı beldelerinde, dostluk, kardeşlik, sevgi, saygı çerçevesinde kültür ve dayanışmayı sağlamak için her yıl, Yenisu beldesinde Gözderesi festivali, Ulutepe Beldesinde su festivali ve Çaylı beldesinde ise Hubyar Kuyusu Dostluk ve Kardeşlik festivali adı altında etkinlikler yapılmaktadır. İlçemiz Kargın köyünde; türbesi bulunan, Aziz Baba ile ilgili olarak her yıl Aziz Baba Şenli

Hiç yorum yok: